NARLIDEREDE ASKERLİK GÜNLERİ
Dostlarım, İki gündür filibit olduğum için ...Doktor tavsiyesi vede evdekilerin zoruyla...Evden dışarı çıkamıyorum.Ayağımı kalp seviyesinden 20 cm yukarıda tutup istirahat edecekmişim... Heykel yok... Resim yok.. Tünedim bilgisayarın başına...Tutabilene aşk olsun...Aklıma geleni yazıyorum...Yada eski defterleri yokluyorum...
-Yatağa girip dinlenmeli miyim?..
. -Yok canım daha neler.
Yatağa giripte dinlenmek benim harcım değil...Yatakta yatınca her tarafım tutulup ağırıyor benim.
-Ciddi söylüyorum... Yatağa yatınca sahiden her tarafım ağırıyor.Sabahları üzerimden TIR geçmiş gibi uyanırım.Beni yatakta doğrultmak için vinç lazım..
-Bende hastalık mı ararsınız. Adeta kolleksiyon yapıyorum Hiper tansiyon.kalp,gut
parkinson,kireçlenme ne ararsan var..
-Adamın bi ri benim gibi hastalık kolleksiyonuna sahip:
-TANRIYA HASTALIKLLARINI SAYIP İYİLEŞTİRİLMESİ İÇİN SESLİ DUA EDİYORMUŞ....
Bektaşı adamı yanında izlermiş.Dayanamamış...Adama müdahale etmiş.
-Kardeşim Tanrı senin bunca hastalığınla uğraşacağına yeni birini yaratır....
-İyisimi sen:
-TARIM BENİ BAŞTAN YARAT ..Diye dua et der...
-Ben genellikle bektaşi tavsiyesine uyarım.Hastalıklara direnir.Beni yaşatt ığı için şükrederim.
-Benim sabahlaarı kötü kalkmamın nedeni Parkinnson olsa gerek.
Yatağa uzanınca....Bir süre uyursam eğer...YATAĞA DEĞEN HER TARAFIM FECİ AĞIRIYOR:hareket etmeden yatmaktan kaynalanıyor olmalı...Gece ilaç almadığımdan hastalık gemlenemiyor... Parkinsonun etkisi altında kalıyorum.Yatakta hareketlerim tahditli kütük gibi hareketsiz kalıyorum... Yatakta kıpırdamadan yatıyorum ya... Hareketsizlikten ve vicudun ağırlığı NEDENİYLE o bölümler de kan deveranı(dolaşımı) olmuyor. herhalde... Zaten komadaki veya felçli hastaları önlem için su yatağı gibi hareket edebilen yatakta tedavi sürdürülüyor...Aksi takdirde vicutta derin yaralar oluşur...
Aman canınızı sıkmayın...Ben hayatımdan memnunum... Allah dağına göre kar yağdırır..Ben acıya karşı dirençliyimdir. Kendimi bu yönde eğittim.Başkalarının dayanamıyacağı acıya ben tahammül edebiliyorum..
Malum :Acı hissetmek; SİNİR SİSTEMİNİN BEYİNE ALARM SİNYALİ VERMESİ İLE OLUŞUYOR. Orada bir problem olduğunu DUYURMAZANIZ!...Acıyı hissetmezsiniz.
Nasılki mevzii anestezi ile acı duyulmuyor... Öyle birşey işte...
-Bu nedenle tahammüllüyümdür.Gürültüye pabuç bırakmam... Üçyıl önce benim atelyede yangın çıktı ateş genişlemesin diye yangını elimle ayağımla ateşlere basarak söndürdüm.. Tabii HİNT fakiri eğitimi almamış olduğumdan ayaklarım dizime kollarım dirseğime kadar yandı..
. O HALDE SAĞLIK MERKEZİNE YÜRÜYÜP GİRİNCE DOKTORLARIN GÖZLERİ FAL TAŞI GİBİ AÇİLDI...
Bir araba kazası geçirmiştim.Araba 2,5 takla atmıştı..Bu esnada benim boyun omurgam 4 mm kaymış.Ben pek aldırmıyorum... Amma: Araba kullanırken: Sırtıma iki küreğimin arasına bıçak sokuyorlar gibi oluyor.. Kışın İzmir'e gelince rontgen falan çektirdik.
Doktora:
-Pek önemli değil ama araba kullanırken beni rahatsız ediyor dedim...Doktor lafıma güldü.
-Geçen yıl bundan daha az bir kayma yüzünden hastahanede bir hastamız dördüncü kattan atlayıp intihar etti dedi...
-Şimdi sıkı durun...
-Beni kesseler gıkım çıkmazda.... Başkası araba kullandığında beni araba tutar...Mide bulantısına ise tehammülüm hiç mi hiç yok... dayanamam!... İyi mi?...
- Bakın askerlik anısı anlatacakken nerelere bulaştık. Gelelim askerlik günlerine..
-Efendim.....Be yedek subaylığımı teymen olarak narlıdere de yaptım.
Mutlaka benimde askerlikte anlatılmaya değer anılarım var.. Bu gün çarpık mantık olarak gördüğüm anılarımı anlatmak istiyorum... Ben iyi mühendisimdir. Mesleğimi de severek yaparım. Devletin bizi Üniversitede okuturken ne kadar katkıda bulunduğunun bilincindeyim.Bu neden le halkımın beni yetiştirmek için ödediği parayı hakketmeye çalışmışımdır...Ancak:
Doğrusu yaa... Askerliğimi yaparken Mühendis olarak bir katkıda bulunabildiğimi pek sanmıyorum.Herhalde arz talep hikayesi Benim devremde İnş mühendisine pek ihtiyaç yokmuş zahar... Tam 19 ay acemi erlere sağa... dön...sola...dön esas duruş demekle ömür törpüledik... Askerliğim bitmek üzereydi Kıbrısa bombarduman yapıldı... BENİM İZİN GÜME GİTTİ... ÜSTELİK BİR AY FAZLADAN ASKERLİK YAPTIK... Bu uzama devresinde birazda hatır tertip etmek için...(Fazladan askerlik yapıyoruz yaa...)Torpil geçip bana askerlik hayatımın en büyük mühendislik projesini(!...) yaptırdılar...Bu büyük projeyi doğrusu bütün bilgi ve ferasetimi kullanarak terhis olmadan yapıp teslim ettim. Kullanırken beni anmışlardır sanırım..
- Ne projesi mi yaptım?...
-5000 KİŞİLİK HELA PROJESİ...Mühendislik hayatımda Türkiyenin en büyük içmesu ve arıtma şebekelerini en büyük su depolarını ,arıtma tesislerini liman yol hava meydanı gibi işleri yaptıysamda...Askerlikte yaptığım bu büyük proje çalışmasının yeri başkadır...
Gene bir gün mesaiye başladık Ben Çatalkaya'ya çıkıp: birliğin kuş bakışı görünüşüne göre bir eskiz yapmış.Buna göre Er Eğitim Merkezinin: Plan ile resim arası bir panosunu yapmak için uğraşıyorum. Esasında vakit öldürüyorum. Fazladan askerlik yaptığım için torpilliyim.
Posta eri yanıma geldi çakıldı selam verdi:
-Teymenim...Merkez komutanı Hüdaverdi Albayım seni çağırıyor.. Dedi... Bende bet beniz attı......
-İstermisin askerliğin son zamanında mahkemeye versinler...
-Ne alaka ?.. Demeyin.Yarası olan gocunur.. Efendim iki hafta evvel ben; Hüdaverdi Albayın Yedek subay Yaveri, birde Eğitim Merkezinin Yedek subay doktoru övle tatilinde denize girmiştik. Yasak falan yok...Üstelik mesai saati de değil. Ancak Hüdaverdi Albayın EŞREF SAATİ DEĞİLMİŞ ZAHAR... ONUN HIŞMINA UĞRADIK.. -Kimdir bu denize girenler diye kükremiş... Üçümüzün isimlerini vermişler..
. -Yaverine kıyamamış... - Doktora ceza vermek işine gelmemiş.. -Kimdir şamar oğlanı ben tabi. 4 hafta göz hapsi..Birlik. dışına çıkmak yasak...BELKİ OLAYDA BARİZ HAKSIZLIK OLDUĞUNDAN... ÜSTLERİM BENİ İDARE ETMİŞ ; PAZAR GÜNÜ iZMİR'E GİTMİŞTİM...
-Herhalde İzmir'e gittiğimi öğremiş... Diye düşünüyorum Komutana gittim... -Meğer konu bu değilmiş.Benden başka üç inşaat mühendisi..dört makina Mühedisi..iki de elektrik mühendisi gelmiş...Albayın lojmanında bir sorun varmışta...Onun için çağırmışlar meğer... Mühendisler mangası serbest adım... birerlek kolda ... Albayın Lojmanına gittik.Albayın anası hanım kumandan...Talimatı ile postalları çıkarıp lojmanın banyosuna yalınayak doluştuk...Meğer Banyonun termosifonu bozulmuş...Cumbur cemaat bizi bu sebeple istemişler..meyer! Teknik heyet oy birliği ile termosifonun sökülüp yenisi satın alınarak eskisinin yerine takılmasına... Ve.... Arızanın giderilmesine karar verdik.... Bir yumurtayı 9 kişiye taşıtırlar ...Hey gidi askerlik günleri hey...
19 Ocak 2008 Cumartesi
18 Ocak 2008 Cuma
KADINLARIMIZ :
Siz bizleri bıkmadan yorulmadan karnında taşıyan..
Siz doğar doğmaz bizi bağrına bastıran..
Siz seven,
Siz besleyen
Siz koruyan
Siz gönlünde bizlere taht kuran.
Siz ekmek kadar
Siz bayrak kadar kutsal olan:
Bacılarımız ,analarımızsınız..
Siz gözlerinizden sevgiyi aldığımız...
Siz dudaklarından aşkı içtiğimiz
Aşkınızla kendimizden geçtiğimiz
Ölesiye sevdiğimiz.
Uğruna şiirler .
Şarkılar yazdığımız.
Yoluna can verip ,can aldığımız..,
Siz sevgilimiz, yarimizsiniz.
Sizsiniz evleri yuva yapan ...
Sizsiniz bizimle gülen
Bizimle ağlayan.. Sizsiniz aşkımıza şekil veren.
Sizsiniz yuvalarımızı çocuk cıvıltıları ile süsliyen...
Siz aşkımız, Siz sevdiğimiz ,siz yarimiz...
Siz herşeyimiz...
Siz ömür boyu devam eden hayat arkadaşımızsınız..
yontucu
Siz bizleri bıkmadan yorulmadan karnında taşıyan..
Siz doğar doğmaz bizi bağrına bastıran..
Siz seven,
Siz besleyen
Siz koruyan
Siz gönlünde bizlere taht kuran.
Siz ekmek kadar
Siz bayrak kadar kutsal olan:
Bacılarımız ,analarımızsınız..
Siz gözlerinizden sevgiyi aldığımız...
Siz dudaklarından aşkı içtiğimiz
Aşkınızla kendimizden geçtiğimiz
Ölesiye sevdiğimiz.
Uğruna şiirler .
Şarkılar yazdığımız.
Yoluna can verip ,can aldığımız..,
Siz sevgilimiz, yarimizsiniz.
Sizsiniz evleri yuva yapan ...
Sizsiniz bizimle gülen
Bizimle ağlayan.. Sizsiniz aşkımıza şekil veren.
Sizsiniz yuvalarımızı çocuk cıvıltıları ile süsliyen...
Siz aşkımız, Siz sevdiğimiz ,siz yarimiz...
Siz herşeyimiz...
Siz ömür boyu devam eden hayat arkadaşımızsınız..
yontucu
15 Ocak 2008 Salı
GECENİN SESLERİ
Katran karası bir gece ...
Renkler tükenmiş tuvalimde...
Rengarenk resimlerim.
Hatta hayallerim düşlerim...
Erimiş gecenin karanlığında...
Yok birşey...
Ne kuş cıvıltısı...
Hatta... Ne de...
Koşuşan karıncaların ayak sesleri...
Herşey sessiz ve ışıksız..
Haykırıp yırtmak iştiyorum gecenin karanlığını...
Sesim çıkmıyor...
SUSUYORUM AVAZIM ÇİKTIĞI KADAR.
Yok bir ışık...
Bir renk....
Bir nefes..
Gece mi?... Yoksa ? Ölmek mi bu?
YONTUCU
Katran karası bir gece ...
Renkler tükenmiş tuvalimde...
Rengarenk resimlerim.
Hatta hayallerim düşlerim...
Erimiş gecenin karanlığında...
Yok birşey...
Ne kuş cıvıltısı...
Hatta... Ne de...
Koşuşan karıncaların ayak sesleri...
Herşey sessiz ve ışıksız..
Haykırıp yırtmak iştiyorum gecenin karanlığını...
Sesim çıkmıyor...
SUSUYORUM AVAZIM ÇİKTIĞI KADAR.
Yok bir ışık...
Bir renk....
Bir nefes..
Gece mi?... Yoksa ? Ölmek mi bu?
YONTUCU
SON BAHAR
Tarih: 2.10.2007
SON BAHAR
Nasıl da geçti?
Günler...
Haftalar...
Aylar...
İşte geldi son bahar...
En çok sevdiğim mevsim...
Ne kadar da renkli ağaçlar
Gök kuşağındaki bütün renkler..
Yok..yok çok daha fazlası.
Bir armoni halinde birleşmişler..
Renklerin senfonisı bu.
Tuvalimde tesbit etsem?...
Yok ...hayır.. bir resim içine hapsedilemezler..
Yazık...
Bu rengarek yapraklar
Bir rüzgar esecek aniden..
Koparıverecek onları dallarından...
Sürüklenerek rüzgarın haşin kollarında ...
Ne kadar çırpınsalarda!..
Mukadder toprağa düşmesi onların.
Son kez bakıp göğün maviliklerine..
Sürüklenip Düşecekler toprağa...
Çürüyecek , Eriyip toprak olacaklar nihayet
Hayat vermek için yeni filizlere...Yok olacak o renkler?
O güzellik.. O ihtişam...
Bakıyorum:
Düşen yapraklardan farkımız yok biz insanların!
Tadacağız ölüm şerbetinden..
Karışacağız toprağa...
İster nadide bir çiçek...
İster se ısırgan otu olalım...
Kader bu...
Çağrıldıkça birer birer..
Ebedi uykumuza dalacağız...
Şevkatli koynunda toprağın.
Eriyip kaybolacağız...
Bir filizdik dünyaya ilk geldiğimizde..
Sevgi ile beslendik çiçek verdik...
Sarıldık toprağa köklerimizle..
Delicesine... Emdik sömürdük...
Boylandık. Kuruttuk kaç yeni filizi gölgemizde.
Onlara hayat hakkı tanımadık..
Serpildik büyüdük uzandıkça gök yüzüne:..
Bizi fırtınalar deviremez sandık.
Meyve verdik...
Her biri... Biri birinden güzel.
Ormanı kendi mülkümüz sandık...
Bak işte bugün:
Geldik son bahar"a dayandık..
Nasılda geçti?...
Günler... Aylar... Yıllar... Hayret...
Biz:Neler...Neler.Yaşadık...
Uğrunda yanıp tutuştuklarımız..
Geceler boyu uğruna ağladıklarımız...
O çılgın aşklarımız ..
Sevişmeler...
Buruk bir hatıra oldu çaresiz...
Geceler boyu rüyalarımıza giren...
O bakmaya kıyamadıklarımız...
O yere göğe sığdıramadıklarımız...
Soldular...Kurudular...
Aşk ne kadar vefasız...
Ve zaman ne kadar zalim...
Tek tek acılarla ağardı saçlarımız..
Ne kadar da güzeldi bazı yaşadıklarımız?
Şimdi bile:...Hatırladıkta...
Damarlarımızda kıpır kıpır kaynıyor kalarımız..
Ne garip hala sevdaya açık kollarımız...
Yorgunum evet..
Ama diz çökmeyerek.
Ayakta bekliyorum...
Asla korkmuyorum Senden ölüm...
Önünde eğilmiyerek...
Dimdik..
Gülerek bekliyorum seni ...
Sana meydan okuyorum...
Vakit doluyor gelsene..
yontucu.
SON BAHAR
Nasıl da geçti?
Günler...
Haftalar...
Aylar...
İşte geldi son bahar...
En çok sevdiğim mevsim...
Ne kadar da renkli ağaçlar
Gök kuşağındaki bütün renkler..
Yok..yok çok daha fazlası.
Bir armoni halinde birleşmişler..
Renklerin senfonisı bu.
Tuvalimde tesbit etsem?...
Yok ...hayır.. bir resim içine hapsedilemezler..
Yazık...
Bu rengarek yapraklar
Bir rüzgar esecek aniden..
Koparıverecek onları dallarından...
Sürüklenerek rüzgarın haşin kollarında ...
Ne kadar çırpınsalarda!..
Mukadder toprağa düşmesi onların.
Son kez bakıp göğün maviliklerine..
Sürüklenip Düşecekler toprağa...
Çürüyecek , Eriyip toprak olacaklar nihayet
Hayat vermek için yeni filizlere...Yok olacak o renkler?
O güzellik.. O ihtişam...
Bakıyorum:
Düşen yapraklardan farkımız yok biz insanların!
Tadacağız ölüm şerbetinden..
Karışacağız toprağa...
İster nadide bir çiçek...
İster se ısırgan otu olalım...
Kader bu...
Çağrıldıkça birer birer..
Ebedi uykumuza dalacağız...
Şevkatli koynunda toprağın.
Eriyip kaybolacağız...
Bir filizdik dünyaya ilk geldiğimizde..
Sevgi ile beslendik çiçek verdik...
Sarıldık toprağa köklerimizle..
Delicesine... Emdik sömürdük...
Boylandık. Kuruttuk kaç yeni filizi gölgemizde.
Onlara hayat hakkı tanımadık..
Serpildik büyüdük uzandıkça gök yüzüne:..
Bizi fırtınalar deviremez sandık.
Meyve verdik...
Her biri... Biri birinden güzel.
Ormanı kendi mülkümüz sandık...
Bak işte bugün:
Geldik son bahar"a dayandık..
Nasılda geçti?...
Günler... Aylar... Yıllar... Hayret...
Biz:Neler...Neler.Yaşadık...
Uğrunda yanıp tutuştuklarımız..
Geceler boyu uğruna ağladıklarımız...
O çılgın aşklarımız ..
Sevişmeler...
Buruk bir hatıra oldu çaresiz...
Geceler boyu rüyalarımıza giren...
O bakmaya kıyamadıklarımız...
O yere göğe sığdıramadıklarımız...
Soldular...Kurudular...
Aşk ne kadar vefasız...
Ve zaman ne kadar zalim...
Tek tek acılarla ağardı saçlarımız..
Ne kadar da güzeldi bazı yaşadıklarımız?
Şimdi bile:...Hatırladıkta...
Damarlarımızda kıpır kıpır kaynıyor kalarımız..
Ne garip hala sevdaya açık kollarımız...
Yorgunum evet..
Ama diz çökmeyerek.
Ayakta bekliyorum...
Asla korkmuyorum Senden ölüm...
Önünde eğilmiyerek...
Dimdik..
Gülerek bekliyorum seni ...
Sana meydan okuyorum...
Vakit doluyor gelsene..
yontucu.
14 Ocak 2008 Pazartesi
ÇÇOCUKLUK AŞKIM
ÇOCUKLUK AŞKIM
Dün gece uyuyamadım...
Üzerimde aşofmanlarım..
Yürüyeyim dedim...Bari biraz..
Gece yarısı!... Issız kaldırımlarda turladım..
Aman ALLAH...
Hava da bir ayazzzz..Bir ayazzzz...
Soğuk işledi taaa yaşlı kemiklerime...
Çenem soğuktan titredikçe:
Söylendim kendi kendime:
Ulan bu yaşa geldin de hala uslanmadın..
Gece yarısı... Hem de bu soğukta yürümek neyine senin...
Genç olsan neyse nee...
Baksana:: İn ...Cin...top oynuyor sokaklarda..
Kimsecikler yok yollarda...
Gençlik dedim yaa...
Bir ateş bastı içime...
Gençliğimi hatırlıyayım hele..
Isıttır belki beni gençlik hayaller le bile...
Hatıralar bir bir gelmeye başladı gözlerimin önüne...
Soğuğun tesiri ile mi ne ?..
Fazla gençleşmişim.. Gelmişim taa ilk okul günlerime...
Kim var karşımda Bilin bakalım?
Çocukluk aşkım.. .
Hayda..
Demeyin sakın..
O çocuk..Sen dede.
Ne varmış yani?...
Herhalde oda olmuştur şimdi bir nine.
Bende çocuktum o zaman herhalde...
Şaşkınlığınız niye?
Çocukluk aşkımı hatırlamışım diye...
Çok sevimliydi çook...
İki omuzundan aşağı sarkıyordu....
Örgülü..Kumral...Uzun...Saçları...
Uçlarında bağlı kırmızı kordelaları...
Al al yanakları...
Uzun kirpiklerin ardında yeşil gözleri...
Yaşına başına bakmaz...
Kendince işve bile yapmaya kalkar yaramaz...
Keşke kız olsa idi torunlarımdan biri ...
Ve onun gibi güzel tabi...
Hatırlaması bile güzel...
Çocukluk aşkım..
Ah ne komik şey..
yontucu
Dün gece uyuyamadım...
Üzerimde aşofmanlarım..
Yürüyeyim dedim...Bari biraz..
Gece yarısı!... Issız kaldırımlarda turladım..
Aman ALLAH...
Hava da bir ayazzzz..Bir ayazzzz...
Soğuk işledi taaa yaşlı kemiklerime...
Çenem soğuktan titredikçe:
Söylendim kendi kendime:
Ulan bu yaşa geldin de hala uslanmadın..
Gece yarısı... Hem de bu soğukta yürümek neyine senin...
Genç olsan neyse nee...
Baksana:: İn ...Cin...top oynuyor sokaklarda..
Kimsecikler yok yollarda...
Gençlik dedim yaa...
Bir ateş bastı içime...
Gençliğimi hatırlıyayım hele..
Isıttır belki beni gençlik hayaller le bile...
Hatıralar bir bir gelmeye başladı gözlerimin önüne...
Soğuğun tesiri ile mi ne ?..
Fazla gençleşmişim.. Gelmişim taa ilk okul günlerime...
Kim var karşımda Bilin bakalım?
Çocukluk aşkım.. .
Hayda..
Demeyin sakın..
O çocuk..Sen dede.
Ne varmış yani?...
Herhalde oda olmuştur şimdi bir nine.
Bende çocuktum o zaman herhalde...
Şaşkınlığınız niye?
Çocukluk aşkımı hatırlamışım diye...
Çok sevimliydi çook...
İki omuzundan aşağı sarkıyordu....
Örgülü..Kumral...Uzun...Saçları...
Uçlarında bağlı kırmızı kordelaları...
Al al yanakları...
Uzun kirpiklerin ardında yeşil gözleri...
Yaşına başına bakmaz...
Kendince işve bile yapmaya kalkar yaramaz...
Keşke kız olsa idi torunlarımdan biri ...
Ve onun gibi güzel tabi...
Hatırlaması bile güzel...
Çocukluk aşkım..
Ah ne komik şey..
yontucu
BİR ŞEHİDİN ARDINDAN
Gece yarısında Kandil dağları..,
Hava : Soğukmu soğuk...
Kar diz boyu,,,
Donacak nerdeyse...Uyuşmuş...Tetikteki parmağı...
O bir komando...
O üşüyemez..
O yorulamaz.
O acıkamaz..
O uyuyamaz...
Çünkü:
Ona emanet Vatanın dağları...
Kulağından silinmiyor oğlunun '' aguu '' ları..
Nasılda ''kıkır kıkır'' gülmüştü ona...
Ne kadar da şirindi halları..
FİLİM GİBİ GEÇİYOR GÖZLERİNİN İÇİNDEN SEVİMLİ POZLARI..
Evde olsam... Oğlumu bir daha görebilseydim hani...
Sonra
oğlunu özlemek bir suçmuş gibi... Utanıp sıkılıyor...
ÖNCE VATAN...Diye gem vuruyor düşüncesine...
Hava soğuk...
Kar diz boyu...
Eller tüfekte...
Tam beş kişiler nöbette...
Gece karanlık...
Gece sessiz...
Gece ,FELAKETLERE GEBE...
Bir silah sesi...
Bir kurşun vızıldıyor aniden...
Yırtıyor karanlığı..
Vay kalleş kurşun vaaay...
Soyun tükene...
Nasıl da saplandın yiğidimin yüreğine...
Nasıl kıydın civanıma ?...
Lanetler olsun...
Seni yolayan ellere....
Elleri kasılıyor aniden...
Uyarmak için arkadaşlarını...
Tetiğe basıyor son kere..
Alarm diyor sanki...
Silahının tarakası...
Uyuyan askerlere...
Dibinden kesilmiş bir çam gibi...
Düşüyor karların üstüne cansız bedeni...
Kapatamamış... Açık kalmış gözleri...
Göz bebeklerinde donmuş..
Oğlunun resimleri...
Karın üstüne fırlayıp donmuş...
SON NEFESİNDEKİ ŞU SÖZLERİ:
VATAN SAĞOLSUN...
YONTUCU
Gece yarısında Kandil dağları..,
Hava : Soğukmu soğuk...
Kar diz boyu,,,
Donacak nerdeyse...Uyuşmuş...Tetikteki parmağı...
O bir komando...
O üşüyemez..
O yorulamaz.
O acıkamaz..
O uyuyamaz...
Çünkü:
Ona emanet Vatanın dağları...
Kulağından silinmiyor oğlunun '' aguu '' ları..
Nasılda ''kıkır kıkır'' gülmüştü ona...
Ne kadar da şirindi halları..
FİLİM GİBİ GEÇİYOR GÖZLERİNİN İÇİNDEN SEVİMLİ POZLARI..
Evde olsam... Oğlumu bir daha görebilseydim hani...
Sonra
oğlunu özlemek bir suçmuş gibi... Utanıp sıkılıyor...
ÖNCE VATAN...Diye gem vuruyor düşüncesine...
Hava soğuk...
Kar diz boyu...
Eller tüfekte...
Tam beş kişiler nöbette...
Gece karanlık...
Gece sessiz...
Gece ,FELAKETLERE GEBE...
Bir silah sesi...
Bir kurşun vızıldıyor aniden...
Yırtıyor karanlığı..
Vay kalleş kurşun vaaay...
Soyun tükene...
Nasıl da saplandın yiğidimin yüreğine...
Nasıl kıydın civanıma ?...
Lanetler olsun...
Seni yolayan ellere....
Elleri kasılıyor aniden...
Uyarmak için arkadaşlarını...
Tetiğe basıyor son kere..
Alarm diyor sanki...
Silahının tarakası...
Uyuyan askerlere...
Dibinden kesilmiş bir çam gibi...
Düşüyor karların üstüne cansız bedeni...
Kapatamamış... Açık kalmış gözleri...
Göz bebeklerinde donmuş..
Oğlunun resimleri...
Karın üstüne fırlayıp donmuş...
SON NEFESİNDEKİ ŞU SÖZLERİ:
VATAN SAĞOLSUN...
YONTUCU
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)